Holistik Tıp Doğanın İyileştirme Gücü Ruhsal ve Kişisel Gelişim

Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp

  • Anasayfa
  • Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp

Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Nedir?

Dünyamızın yaşı yaklaşık 4,5 milyar yıldır. İlk insanlığın yaşamsal tarihi günümüzden ortalama 200 bin öncesine dayanıyor. İlk insanlığın fosil kalıntıları, Afrika kıtası Etiyopya’da ortaya çıktığı ve daha sonraları insanlık ırkının dünyaya yayıldığı bilinir.

Tarih boyunca tüm canlılar yaşam içerisindeki iç ve dış sebeplere yönelik tepkiler vermiş, çareler aramıştır. Yaşamlarını devam ettirme, iyi olma ve iyileşme hali için içgüdüsel yöntemleri, teknikleri keşfetmiş, bunlardan sonuçlar alarak, tecrübeler elde etmiştir.


Memeli hayvanların doğada yaşam mücadelesi sonucunda, vücutlarında oluşan yaralarını yaladıkları, bu şekilde yarayı dezenfekte ettikleri ve böceklerden uzaklaştırdıkları bilinir. Hayvanlar yaralandıklarında, ciltlerini toprağa sürmeleri; örneğin ayıların ‘’ligusticum porteri ‘’ isimli bitkiye vücutlarını sürtünme ile temas ettikleri bilinir. Bu bitkinin soğuk algınlığı, gribal enfeksiyon gibi durumlarda sağlığa iyi geldiği uzun yıllar sonra anlaşılmıştır. Doğada yılan sokmalarına karşı hayvanların ‘’ calla polutris ‘’ isimli bitki yedikleri ve bu bitkinin de zaman içinde halk arasında ‘’ yılan otu ‘’ olarak tanımlandığı bilinir.

İçgüdüsel deneyimler, eylemler zaman içinde bilinçli davranış modellerine dönüşmüş. Deneme, yanılma, tecrübe edinme yöntemleri ile Tıp biliminde kullanılabilecek yöntemler haline dönüşmüştür.

İçgüdüsel olan Tıp bilgileri, kültürel tıp bilgilerine dönüşmüş, inançsal kavramlar, ruhsal öğretiler, rahipler, din adamları, filozoflar, iyileştiriciler, şifacılar toplumun tıbbi liderleri haline dönüşmüştür.

Eski uygarlıklardan öğrendikleri bilgileri geliştirerek, insanlığın daha zinde, enerjik, dengede yaşaması için yeni yöntemler araştırılmış Homeopati, Yoga, Ayurveda gibi doğadan elde edilen, tıbbi faydaları olan kültürler oluşmuştur. Bunlardan Ayurveda, ‘’ayus ‘’ hayat, ‘’ved’’ bilgi anlamına gelen kelimelerden, uzun ve sağlıklı yaşama bilgeliğinden bahseder. Fiziksel sağlığın yanında, ruhsal sağlığında önemli olduğu, manevi enerjilerin ve sosyal refahında sağlığı desteklediğine işaret etmiştir.


Bugünkü modern tıbbın babası sayılan Hipokrat, geleneksel dini, sihirli tedavi metotlarını reddetmiş, akla, mantığa, tecrübeye ve bilgiye dayalı tıp anlayışını başlatmıştır. Antik Çağın sağlık alanında en önemli bilim insanlarından biri de Bergamalı Galen’dir. Anadolu’nun Lokman Hekimi olarak tanınan Galen, tıp alanında birçok keşifler yapmıştır. Eczacılık biliminin atası olarak bilinir. İnsan anatomisinin iç yapılarını keşfetme, diseksiyon yöntemi ile kesip, parçalama işlemini Tıp Bilimine kazandıran ilk kişidir.


M.S. 751 yılında Orta Asya’da Araplar ile Çinliler arasında gerçekleşen Talas Savaşı sonrası İslamiyet hızla yayılmıştır. M.S. 840 yılında ilk İslam Medeniyeti Karahanlılar devletinin kurulması ile İlim, Kültür ve Sanat hızla ilerlemiştir. İslamiyet’in olduğu topraklarda İlim, Kültür ve Medeniyetin ilerlemesi ile İslami Tıbbın Altın Çağını başlatan en önemli alimlerden biri de Ebubekir El-Razi’dir. Farklı alanlarda 200’den fazla makale ve eser yazmıştır. Çocuk hastalıkları yani Pediatrinin babasıdır. Göz Bilimleri alanında da otorite kabul edilmiştir. En önemli eseri El-Hâvî dönemin en değerli tıp eseri olup, 11 dile çevrilmiştir.

Fârâbî , insan fizyolojisi üzerine yaptığı çalışmalarda, kalbin bütün organların kaynağı olduğunu, beyinle kalbin karşılıklı çalıştığını eserlerinde izah etmiştir. Farabi’nin Batı dünyasının j Fârâbî’nin Batı dünyasında reform yapan eseri İhsau’l Ulum adını taşır. Bu eserde bilgileri konularına göre tasnif, tarif ederek, fikirlere göre birleştiren bir sistemden bahsetmiştir.


16. ve19. Yüzyıllar arasında, tüm dünyanın ve tıbbın referans olarak benimsediği bilim insanı İbn-i Sina, ‘‘Hekimlerin Piri – Hükümdarı’’ olarak tanımlanır. ‘’El Kânûn Fi’t Tıbb ‘’ ismini taşıyan ‘’Tıbbın Kanunu ‘’ olarak bilinen en önemli eseri 14 ciltlik Tıp Ansiklopedisidir.
Ali Bin Abbas, tıp tarihinde ilk kanser ameliyatını gerçekleştiren alimdir. Yunan Tıp Bilimini inceleyerek, hataları ve eksikliklerini düzelterek, İslam Tıp Bilimi ile birleştiren eserinin adı El-Kitâbül-Melikî adını taşır.


Ali Bin İsa, göz hastalıkları üzerine ilk defa kitap yazan alimdir. Tezkiretü’l – kehhâlin eseri 19. Yüzyıl sonuna kadar Avrupalıların kullandığı kaynak olarak tarihe geçmiştir.


Ebu Zeyd El-Belhî ,11. Yüzyıldan önce yazdığı Mesalik-ül Ebdan vel-Enfüs eserinde sağlığın korunmasından, ruh sağlığının tedavinin bir parçası olduğundan bahsetmiştir.


Kan dolaşımını bulan ilk alim İbn Nefis, insan fizyolojisi ve farmakolojisi üzerine çok sayıda eser yazmıştır.Akşemsettin, Hacı Bayram Veli’nin öğrencisi, Fatih Sultan Mehmed Han’ın hocasıdır.


Medrese eğitimi sonrası, Tıp ve Eczacılık bilimi üzerine eğitimler aldı. Abdulkadir Geylani ve İmam Gazali’nin eğitim anlayışı olan ‘’İlimin yanında, İrfan eğitiminin de önemli olduğu ‘’ yani, pratik yaparak, tecrübe edinerek, kavrayarak öğrenmenin önemini eserlerinde dile getirmiştir. Tıp tarihinde ilk defa, hastalıkların mikroplardan oluştuğunu keşfeden kişidir.
İslam’ın Altın Çağının önemli doktorlarından Ali Münşi ve Ömer El-Şifai’nin, basit ve bileşik ilaçların hazırlanışı, kullanımı ve tasnifi üzerine sayısız eserleri vardır.


Bu doktorlardan eğitim alan Abbas Vesim Efendi, hastalıkların sadece tedavisi değil, nedenlerinin de araştırılmasına önem veren, eski ve yeni tıp konusunda ‘’Vesim’in Kuralları ‘’ adlı 2083 sayfalı, el yazmalı Külliyat eseri vardır. 18. Yüzyıl sonlarında ilk verem mikrobunu bulan âlimdir.


Geleneksel Tıp Bilimi’nin tarihsel sürecini özetlemiş olduk. Sizler de geçmişten günümüze kadar gelen ,tedaviye destek doğadan gelen reçeteler hakkında bilgi almak için bizlere danışabilirsiniz.